başından sonuna bir tiyatro olan maçtır.
hayatım boyunca çok maç gördüm fakat çok azı hafızamda yer etmiştir.
bu maçı ömrüm oldukça Allah unutturmasın.
unutmayayım ki, gerçek düşmanlarımızı hep bileyim.
daha maça girerken bozuk olan turnikeler mi ararsınız,
o turnikelerin başında bir tane bile güvenlik olmamasını mı?
her maçta terörist gibi aranırken,
o maçta polislerin ve güvenliklerin "geç geç tamam" diyerek hiç arama yapmadan içeri alışlarını mı?
daha içeri girerken herkes birbirine söyleniyordu "bu işte bir terslik var" diye.
içeri girdikten sonra kuzey tribününde yer alan 1453 Kartallarını gördük.
"Bunlar kim yav" diye söylenirken, maç boyu o tribünün sürekli hareketli olması ise hiçbirimizin gözünden kaçmamıştı.
nitekim saha içinde olan usulsüzlükleri geçiyorum (hırsız burak' ın ilk golde topu elle kesmesi gibi)
biz tribünün orasına kilitlenip olası bir olay çıkmasın diye dualar ederken,
tam da oralar karıştı.
üstelik tam da Beşiktaş' ım çok güzel yerden bir frikik kullanacakken.
sonrasınra anlamadığımız bir sebepten fırat aydınus denen şahıs bütün herkesi içeri almaya çalışması,
Beşiktaşlı futbolcuların içeri gitmemesi,
Almeida' nın kolundan tutarak kendisini içeri götürmeye çalışan hakemden kendini kurtarışı,
galatasaraylı futbolcuların içeri giderken
bizim futbolcuların sahanın ortasına gelip oyunun başlamasını beklemesi.
sonra bütün futbolcuların içeri alınmasından sonra 1453 Kartal adını alanların sahanın içine dalması.
onları içeri sokmak isteyenlerin saha içinde portakal gazı yemesi.
bunu görünce doğu tribünün alt katında olan asya Kartallarının sahaya inmesi.
onları toplamak için başta Sedat abi olmak üzere bir çok kişinin sahaya inmesi
ve doğu üstte bütün bunları sadece izleyen çArşı' nın çaresizliği
ve ertesi gün "çArşı sahaya indi" manşetleri...
hepsi ama hepsi öylesine organizeydi ki,
bizler ağzımız açık izledik bütün olanı biteni.
olayların içinde ama bir o kadar dışında...
akşam akşam nerden düştü aklıma.
sabaha kadar uykusuzuz şimdi.
hadi hayırlı olsun.
(bkz: aldırma Kartal aldırma)